Faik Yeni
Faik Yeni
Faik Yeni
Faik Yeni

KULUÇKA MAKİNESİ

 

Bu arada Adapazarı’ndan damızlık olarak getirdiğim piliçlerin bakımı da ayrıca zaman alıyordu. İlkbaharda onlardan alacağım yumurtalarla kuluçka makinesinden civciv çıkartacağım.

Kuluçka makinesinden söz etmişken bu makinenin yapılışı hakkında açıklama yapayım. Makinenin yapılışı için çok ilginç hazırlık dönemi geçirdim. Şöyle ki:

Bir gün gazyağı tenekesinin içine idare lambası koydum. Tenekenin ortasına yatay olarak delikli bir sac yerleştirdim. Birkaç tane damızlık yumurta koyarak lambayı yaktım. Yumurtaların 38 derece ısıya sahip olacak şekilde sacın yüksekliğini ayarladım. Üç gün sonra yumurtalardan birini kırdığımda embriyonun teşekkül ettiğini sevinçle gördüm. İki gün ara ile birer yumurta kırarak yumurta içinde civcivin gelişimini izledim. Her geçen gün yumurta içinde civciv büyüyordu. Dokuzuncu gün kırdığım yumurtada civciv ölmüştü. Ölüm nedenini kuluçka makinesi modelinin basitliğinden kaynaklandığına yorumladım. Dokuzuncu güne kadar civcivin büyümesi beni ümitlendirmişti. Bir model çizerek Adapazarı’nda bir tenekeciye kalın sacdan olmak üzere büyük bir ölçüde kuluçka makinesi yaptıracağımı söyledim. Bazı tereddütlerim vardı. Bunların giderilmesi için Ziraat Müdürlüğüne gitmenin yaralı olacağını düşündüm. Dönüşümde tenekeciye makineye başlayacağını söyleyecektim.

Ziraat Müdürü’ne çalışmalarım hakkında bilgi verdim. O bunları ilginç buldu. Ama bu tür kuluçka makinesinden civciv çıkarmanın imkânsız olduğunu, yanan maddenin mutlaka makinenin dışında bulunması gerektiğini, aksi halde yakıttan çıkacak olan karbondioksit gazının civcivleri yumurtaların içinde öldüreceğini söyledikten sonra kuluçka makinesi ile ilgili bazı bilgiler verdi. Bu bilgiler ışığında sacdan vazgeçerek ağaçtan makineyi yapmaya karar verdim. Bu iş için Adapazarı’nda marangoz atölyesi bulunan Elmalı köyünden Arif ustaya gittim. Kuluçka makinesinin dolabını yaptırdım. Bir bakırcıya giderek kuluçka makinesinin içinde dolaşacak suyu ısıtacak bakır kazan ile makinenin içini ısıtacak bakır borular yaptırdım. Almanya’dan termostat, higrometre ve termometre ısmarlayarak sıcaklık ve nem oranını kontrol altına aldım. Böylece yakıt makinenin dışında ve kazanın altında yanacaktı. Isınan su, borular yardımıyla makinenin içini dolanarak ısıtacak. Isı istenen ayara geldiğinde termostat kazanın kapağını açarak fazla ısının kazana girmemesini, dolayısıyla ısıyı belli bir ayarda tutmasını sağlayacaktı. Göründüğü gibi basit olmayan makinenin çalışır hale getirilmesi uzun zamanımı aldı. Ayarların istenen düzeyde olmasını sağlamak kolay olmadı.

Sonunda başardım. Sıra denemeye gelmişti. Yedi tane damızlık yumurtayı makineye yerleştirdim. Üç gün sonra kırdığım yumurtada civciv teşekkül etmişti. Dokuzuncu güne kadar ikişer gün arayla kırdığım yumurtaların içinde civcivler canlıydı. Dokuzuncu günün sonunda kalan üç yumurtayı kuluçka tavuğun altına koyarak yirmi birinci günde diğer civcivler gibi yumurtadan çıktıklarını görünce amacımın büyük bir bölümüne ulaşmış oldum.

Yeni ders yılında Ankara Etimesgut Yetiştirme Yurdu’na tayin edildim. Mesleğimin yanı sıra boş zamanlarımda kuluçka makinesiyle uğraşmak istiyordum. Civciv çıkartıp onları yetiştirmek, kimsesiz çocuklara et ve yumurta yedirebilmek mutluluk verici bir iş.

Mart ayına kadar kuluçka makinesinin hazırlığını yaptım. Yurtta yeterince yumurtlayan tavuk bulunduğu için Adapazarı'ndan getirdiğim piliçlere gerek kalmadı. Onları üçer, beşer tanıdıklara  dağıttım. Yurttaki tavukların yumurta verimini artırmanın yollarını uyguladım. Başlangıçta işi sıkı tutmama, en ufak olasılıkları hesap etmeme rağmen, beklenmedik hataların olabileceğini gözden uzak tutmadım.

Yetiştirme yurdunda ihtiyaçtan fazla oda vardı. Bunlardan birine kuluçka makinesini yerleştirdim. Odanın ısısını eşit seviyede tutabilmek için soğuk havalarda yakmak üzere soba kurdum.



Yumurtaları yerleştirmeden yirmidört saat önce makineyi çalıştırdım. Her hangi bir problemle karşılaşmadan ayarlar plânlanan dereceye yükseldi. Makinede 38,5 C ısıdan ayrı olarak, istenildiği an kullanılmak üzere, ısı kaynağında yedek ısı da vardı. Yedek ısı, hava soğumalarında kullanılacaktı. Isı ikinci hafta 39 C, ve üçüncü haftada 39,5 C'ye  yükseltilmesinde kullanılacaktı. En güç olanı, nem oranının istenilen seviyeye ulaştırılması ve bu seviyede sabit tutulmasıydı. Elimdeki olanaklar bu hayati önemi olan ayarlamayı kontrol altına almağa yetmiyordu. Buna rağmen 38,5 C’de makinenin kenarlarına yerleştirdiğim su kaplarıyla nem oranını % 60’a çıkarabildim. Bu oran ikinci haftanın sonuna kadar yeterliydi. Üçüncü haftada % 80-90’a yükselmesi ve bu ayarda kalması gerekiyordu. Bu orana yükseltebiliyor, ama kontrol altına alamıyordum. Düşünmek için önümde iki hafta zaman vardı. Bu nedenle şimdiden yumurtaları makineye yerleştirebilirim.

Her gün tavuklardan 50 yumurta alıyordum. Makinenin kapasitesi 300 olduğuna göre 6 günde doldurabilecektim. Bu süreyi yarıya indirip iki defada doldurmanın daha sağlıklı olacağını düşündüm. Üçüncü haftanın sonunda civcivler çıkarken 300’üne bir anda yer bulmak zor olacaktı.

Asıl görevimi ihmal etmemek kaydıyla kuluçka makinesine daha çok zaman ayırıyordum. İlk olarak 150, üç gün sonra da 150 yumurta koyarak tam kapasite ile çalışmağa başladım. İlk günlerde sık yaptığım kontrolü her şeyin yolunda gitmesiyle sonraları azalttım.

Yumurtaları makineye koyuşumun 19. günüydü. Yatma zamanı olduğu için son kontrolü yaparak çıkıyordum ki, kulağıma “cık” sesi geldi. Gecenin 23.00’ünde kuş olamazdı. 19. gün olduğu için makineden de gelemezdi. Bana öyle geldi, diyerek arkamı dönüp çıkarken aynı sesi tekrar duydum. Artık şüphem yoktu. Makineden geliyordu. Ümitlerim gerçekleşmiş, çalışmalarım başarıya ulaşmıştı.

Elbette bu bir buluş değildi. Her ne kadar makine benim emeğimle meydana geldiyse de önceki buluşların katkısı vardı. Ama yine de hayatımın en sevinçli anını yaşıyordum.

O gece gözüme uyku girmedi. İki saat ara ile kalkıp makinenin yanına geliyor, bir şey yapmam gerekip gerekmediğini araştırdıktan sonra tekrar yatıyordum.

Sabaha doğru üç civciv çıktı. Çıkanları çekmeceye aldım. Ertesi gün elliye yakın, bir gün sonra da 125 civciv çıktı. Üç gün sonra çıkan ikinci kısım civcivlerle sayıları 275’e yükseldi. Bu rakam verimin % 91,6 olduğunu gösterir. 1968 yılında Ankara-Tavukçuluk Enstitüsü'nde randıman %70’ti. Özel olarak çalışan Adapazarlı bir başka üretici % 60-70 arasında randıman almıştı. Her iki üreticide sakat oranı % 10, bende ise % 1’dir. Randımanın yüksek, sakat oranının düşük oluşu aşağıdaki etkenlere bağlıdır:

1. Damızlık tavukların beslenmesi

2. Kümesteki tavuklara düşen horoz sayısı

3. Yumurtaların seçimi

4. Kuluçka süresince yumurtaların çevrilmesi ve havalandırılması

5. Isı ve nem oranının ideal ölçülerde olması

O yıl üst üste üç defada 750 civciv çıkarttım. Bunların bakımı ve beslenmesi çok uğraştırdı. Emeğimin karşılığını gördükçe yorgunluğumu unutuyordum. Kendi imkânlarımızla kümes yaptık. Gün geçtikçe büyüyüp serpilen piliçlerden 75 tanesini keserek çocuklara yedirdik. Geri kalanlarının yumurtalarından faydalanmanın hazırlığına giriştim. 1969 yılının sonbaharında yumurtlamağa başladılar. O yıl kendi yetiştirme yurdumuzun yumurta ihtiyacını karşıladıktan sonra Ankara’daki diğer yetiştirme yurtlarına da gönderdik. Allah’tan dileğim, çabalarımın karşılığını muhtaç olduğum günde bana lütfetmesidir.



Druckversion | Sitemap
© FaikYeni